|
Post by Solzh on Mar 24, 2024 20:15:59 GMT
Türkiye'deki yazar ve okur arkadaşlarım! Varşova-e Rdebiyat Mektebinde konu Şeriat Devleti idi. Rubaimi, sizin için İngilizce aslından Türkçe'ye çevirdim. Mustafa E.S Solzhenitsof
Maketten Satılık ŞERİAT DEVLETİ
Şuudi'ler gibi soylu bir tabaka yoksa toplumun kaymağında, foktan bir çete kuşa dönmüş devleti havada kapar; Zübük halife, yalan söyledikçe alkışlanır, çalar-çırpar alkışlanır; altına bez bağlansa da altına yapar, Fok yemenin arapcası lisanlara hükmeder: "örgütün, ör-götünün kıllı olmak" tan söz eden karı, sanki de doğum kontrol hapı, Zira kıla binlerce yıl yatsak da çocuk doğmaz, nesiller kurur, çalınmış nice milyon gayrimülkün geleceği, insansız yapı...
|
|
|
Post by Solzh on Mar 24, 2024 20:20:18 GMT
Milli görüş liderine laf söyletmeyiz Zübük diyene lafını yediririz. Profesör Doktor Mustafa Erdoğan Sürat YRP İSTANBUL MİTİNGİ
|
|
|
Post by SOLZH on Apr 5, 2024 18:31:25 GMT
KOKAİN PUDRA ŞEKERİDİR
Prof. MES
Emin misin başdanışman bey... elbette eminim ve de muhterem; maaşım besyüzelli bin... Sara ilacını renkli reçeteye bağlattık, o pudra şekerinden tehlikeli... Allah belanızı versin!... Ya Rab ne çileli bir halkmış bu, sağlığını koruyanlar, sara krizinden asfalta düşüp çiğnenmesine razı, Yaşadığı topraklarda her şey sahte, hileli, danışıklı, çakma... hatta dolandırıcı bir filim: "Kazanmak için kazı!"
|
|
|
Post by Solzh on Apr 14, 2024 21:26:14 GMT
CENGİZ HAN'IN İLKOKUL GÜNLERİ
Doktor Abba Solhenitsof
İlçe öğretim müdürü sormuş olmalıydı ki memurlar hep bir ağızdan, "O günleri anlatan günlükler, hatıralar ne dersek diyelim kayıtlardaki ilkokul günleri başlığına tamamen uygundur müdür bey: çünkü elimizdeki günlüklerin kapak yazısı açıkça 'Cengiz Han'ın İlkokul Günleri' şeklinde kaleme alınmış. Yazar, özel isim vermemiz her ne kadar devlet sırlarına aykırı ise de bizi bağışlayacağınız ümidiyle açıklıyoruz, evet, B... beydir ve kendisi, bıraktığı yazılı eğitim kalıtlarının katiyen değiştirilememesi özelliği ile ünlüdür." Adamlar işini yapmanın verdiği Vicdan ve ruh rahatlığı ile sözlerine hızlı bir nokta koyup susmuşlardı. Müdür Bey'e gelince, herkes gibi, ister Mister B...'nin isterse başka bir müellifin yazılı kağıtlarının, mağara duvarlarına kazınmadıkça değiştirilebileceğini biliyor fakat nasyonal sosyalist başkentin işgalinden sonra bilinmez biçimde tüm dünya okurlarının, yazarlarının üstünde anlaştığı kural gereği dile getiremiyordu; elemanlarına uzun sorular yöneltmesi bu açıdan ve hakikaten çok sakıncalıydı, sadece, "Cengiz de o ilkokula gitmiş mi?" sualini tevcih etmekle yetindi: Yanıt "hayır" idi. Toplantı bitmişti. Tüm çalışanlarını ofislerine gönderdi ve üzerinde eldivensiz dokunmayınız ibaresi bulunan kalın kitabın kapağını kağıt peçete ile tutarak açtı. Gülüş ibaresi ilk anda şaka veya ciddiyetsizlik gibi gözükecek bir uyarı yazısıydı ve müdürün o tarih o saatte bu kapağı açacağım tasarlanarak kaleme alınmıştı: eldiven kullanmadınız, bir; günlüğün en başına konulması gerekirken unutulmuş açıklamayı okumaya en çok siz hak kazandınız, iki! İşte o mukaddime: "Tespitim şu ki, Moğol çocukları geri zekalı değildirler, öğrenime tamamen kapalıdırlar." Müdür, önsözü-eğer o yazılana önsöz denebilirse tabii- hemen atlayıp ilk sayfayı okuma hamlesini yaptı. Bu arada "Keşke personeli izinli sayıp herkesi evine postalasaydım dövünmesi" yaşadı bir an için. Zira ilk paragraf başlığı çok uzundu: "Eğitim, gözlerle başlar; bunların eğitilmekte gözü yok!" Müthiş bir tespit diye mırıldandı ve koşarak temel kitaplar dolabının aynasına ulaşıverdi. Dikkatle kendi gözlerine bakıyordu. step istilası neredeyse bilinen dünyayı kapsadığına göre, esasen herkesin hayat mücadelesine atılmadan önce böyle yapması gerekmez miydi? Ne yazık, kendi gözüne bakacak cesareti yoktu. Bir süre ceviz kaplamalı, mahsun tabiatlı dolabının aynasına yansımış leylak görüntüsüne dalıp gitti. Cengiz Han ve yüz binlerce kasabının sadece canlılara zarar verdiğini düşünmek ne büyük bir hataydı; onlar, öğrenmeye kapalı beyinlerini savaşta öylesine acımasız kullanmışlardı ki romantizm gibi bir hastalık neredeyse her medeni kişinin kafatasından içeri sızmıştı. Elbette düzgün saçmalamanın hatırı için değildi yapılan, gerçeklerden kaçmanın saptırması neticesinde ortaya çıkmış bir haylazlık işte... Görev yaptığı yerin neredeyse tüm ahalisi abartılmış illetlere müptelaydı. Yerleşilen toprak okyanusa açılan bir kıta parçası üstünde yer almışsa gerçekçilik adına beklenecek ne kalır Allah aşkına? Suratları din önderinin tasviri ile kalkana benzeyen, gözleri birer küçük yarıktan başka hiçbir şey gibi yansımayan yecüc-mecüc işgali en çok hakikatin olduğu sekliyle kavranmasına zarar vermişti besbelli. Sinirleri son haddinde gerilmişti; yardımcı hizmetlerle ilgili zilin düğmesine basıp kendisine çay servisi yapan, odasını temizleyen emektarı çağırdı ve onun sık sık mırıldandığı "Evimizdeki koltuk hamile" türküsünü söylemesini rica etti. Kütüphanenin üstüne demonte yerleştirdiği portatif piyanosunu kurup ona eşlik edecekti. Hizmetli hanımın o türkü tiki esasen büyük savaştan sonra organik-işlenmemmiş-mevzu avcılarının yazdığı bir şiir üstüne bestelenmişti. Tam "Ah şu büyük savaşlar" yakınmasında bulunacaktı ki gerçeklerle yüzleşiverdi: tecrübeli kadın "Efendim o türkü bize Cengiz Han'ın ilkokul günlerinden kalmıştır" dese hiç şaşırmazdı doğrusu. Zira hademesinin yokluğunda Mister B...'nin yapıtını sağından solundan okuduğu muhakkaktı.
|
|
|
Post by Solzh on Apr 24, 2024 10:16:29 GMT
Aphorism/Özdeyiş Abba Solhenitsof
İtirafta bulunmanın sakıncası ne... hangimiz, çocukken bizi masum sanan büyüklerimizle alay etmedik?
Amazon ormanlarındaki vahşiler dahi mutlu demlerinde dua etmekten zevk alırlar. Bu konuda örnek alınması gereken kişi-eğer mevcut ise-ibadet aşkı mutluluktan, acıdan etkilenmeyendir.
Dokunulmazlık, süslü kelimelerle tarif edilmiş en kirli cürümdür.
Sömürgecilerin silah geliştirmesi sadece gösterişten ibaret. Onlar uyduruk iktisat teorilerl geliştirirler.
"Tevekkülden şüphe" haliyle tanışmış fanilerden mümin filan çıkmaz.
Bir ahalinin sonunun nasıl geleceğine gözlem falı ile bakın: üretmeden harcıyorlarsa çulsuz tükenecekler!
İlkel toplumların edebiyat içeriği anlaşılmak için yazılmamış olaylarla doludur. Uygar ülkelerin kalemleriyse fikirden fırsat buldukça olaylara değinir.
Gelismemis demokrasilerde sadece iktidar unsurları bulunur: iktidar taraftarlarıyla iktidarın muhalifleri.
|
|
|
Post by Solzh on Apr 27, 2024 10:17:46 GMT
Türkiye'deki köşe yazarı ve okur dostlar. Beklenmedik biçimde bu hafta ikinci kez nöbetçi rubai yazarı benim Varşova-e Edebiyat Mektebinde. İdarenin verdiği başlık Yaşlılar ve Hüzün. Quatrainimi İngilizce aslından Türkçeye tercüme ettim. Doktor Abba Solzhenitsof
İHTİYARLAR VE HÜZÜN
Oğullar, kızlar ahşap kapıların kırığından çatlağından, üzüntüsü sansürlü ellerini uzatarak ağlar dururlar; Niyet kurtarmaya çalışmaksa yaşlıları, yırtmalı kolun tenini: çünkü onlar hüznü anlamamakta mazurdurlar... Yoğunlaşırken alaca karanlık alevler büyüyecek; herkes hem bunu biliyor hem de acı gerçeği: yaşlanmak yalan bir kavram, Kapılar kırılıp kurtarılınca masum gözler, akıtılan her damla yaş dile gelip itiraf edecek: bunamak ve hüzün yarımdır, sorunlardan kurtuluşsa tam!
|
|
|
Post by Solzh on Apr 28, 2024 21:26:01 GMT
Doğu ve Batı Avrupa gençleri, kutsal Roma-Cermen'in devamı olan taze fidanlardır. "Dünkü rubainizde neydi kastınız?" sualini tevcih buyurmuşlar. Cevabımı sorularının üstüne kurdum, İngilizce aslından Türkçe'ye de çevirdim. Doktor Abba Solzhenitsof.
KAHVALTIDAN YANIT
Karakovan balından mumlu peynire, kuru kaymağa: mübalağasız lüks, sabah nevalem; Masamın donatıldığı-eroinman deyimiyle-mekan, camlı köşk... atımın bakımına adanmış emekçiye bakmaktayım, Bu adama sırf menekşelerle konuşabildiği için Nisan maaşını zamlı yolladım, ulaşsa gerek havalem, Şahsı kendine özgüdür, kederli değilse de "yaşlı ve hüzünlü" gözüküyor, pavyona düşmüş bakirelere misal bakışında şükran var: "Maaşı çektim bayım!
|
|
|
Post by Son on May 2, 2024 23:06:04 GMT
The 10 Scariest Things About Prettiest Porn Stars prettiest porn stars
|
|
|
Post by SOLZH on May 4, 2024 11:11:05 GMT
TEK KİŞİLİK TAHTEREVALLİ
Doctor Abba Solzhenitsof
İran'a yakın bir yerde... küçük harf paşaları çok; kuyucu hacı murat, yedl-sekiz cahil hasan eskimiş ölüler, darbeciller taze, mezarsız... Birkaç kabir, var olmaya var da derin değil; güldürgeç küçük harf "aziznes oğlu mikro komünist" derinde ısrarcı, arsız... "Biz eskiden-eskiden, yoksul düşmeye görelim, tahterevallide küçük harfler mikroplaşıp hafifler, iflasçılar ağır basar, inerdi" türküsü bir zamanlar milli imiş, Küflu maziden güncel'e oyun mafiş, oyuncular da; kimse farkında değil ama ampute tahterevallli, boyutsuzca eskimiş!
|
|
|
Post by SOLZH on May 4, 2024 11:11:43 GMT
TEK KİŞİLİK TAHTEREVALLİ SEE IT IN ORIGINAL TEXT (PAGE 2) Doctor Abba Solzhenitsof
|
|